Karaburun dağlık olması nedeniyle tarım alanları oldukça sınırlıdır. Eskiden bu sınırlı alanlarda özellikle tütün ekimi ve bağcılık yaygın olarak yapılmaktaydı. Karaburun’dan gemilere yüklenen üzümler Fransa’da enfes şaraplara dönüştürülürdü. Ancak günümüzde, çok sınırlı bir bölgede yapılan bağcılık hariç diğer tarım ürünleri üretilmemektedir. Üretilen ürünlerin tamamına yakını ise organik tarım ürünüdür. Toprağının ve ikliminin özelliğinden dolayı tarım ürünleri (zeytin yağı, enginar, nergis ve mandalin) çok kaliteli, bazıları da (hurma zeytin) Karaburun’a özgü ürünlerdir. Özellikle zeytin yağı ve hurma zeytin için paketleme tesisleri kurularak bu ürünlerin Karaburun markası olarak sadece yurtiçinde değil, yurtdışında da tanıtılması için girişimler devam etmektedir. Bu çalışmalar çerçevesinde Eğlenhoca Köyü’nde en son teknoloji ile çalışan bir zeytinyağı fabrikası kurulmuştur.
Agro-Ekoturizm programı çerçevesinde destekleriyle tarım ürünleri ve bu ürünlerden elde edilen işlenmiş gıda türlerinin sayısı daha da artmaktadır. İzmir Büyükşehir Belediyesi Yarımada’yla ilgili geliştirdiği projeyle bir yandan eko turizmi diğer yandan yerel üretimi ve üreticileri desteklemektedir. Örneğin, çeşitli yemekleri yapılan enginardan ve sağlık için çok yararlı olduğu belirtilen aynı zamanda çay olarak da içilen karabaş otundan çok nefis reçeller yapılmaktadır.
İlçemizde yetişen ve kendine özgü güzel kokusuyla çok sevilen nergis ve sümbül ise doğrudan İstanbul ve Ankara’ya gönderilmekte ve Karaburun’a önemli bir ekonomik katkı sağlamaktadır. Ancak son yıllarda ortaya çıkan bir hastalık nedeniyle bazı yörelerimizde (örneğin, Mordoğan ve civarı) bu üretim tamamen yok olmuştur. Son dönemde bu çiçekler ilçemiz civarında ve çok dar bir alanda yetiştirilmektedir.
Karaburun’un mandalini de oldukça kalitelidir. Özellikle Bozköy Uzundere, Yeniliman ve Küçükbahçe yörelerinde yetiştirilen bu ürün, henüz bir paketleme tesisi olmadığından çok ilkel yöntemlerle pazarlanmaktadır. Bu tesis yapıldığı takdirde hem ürünün değeri artacak, hem de yurtdışına ihraç olanağı doğacaktır. Böylece ülkemizin ve yöre halkının ekonomisine önemli katkı sağlayacaktır.
Rumlar zamanında yaygın olan ve yaklaşık 35-40 yıl öncesine kadar devam eden bağcılık, Karaburun’un en önemli gelir kaynaklarından birini oluşturmaktaydı. Eski dönemlerde Karaburun’da yetişen ve Sultaniye, Karaburunî olarak adlandırılan üzümler, Osmanlı Devleti sarayında bile aranan çok kaliteli üzümlerdir. Yine 35-40 yıl öncesine kadar çekirdeksiz (Sultaniye) ve Razaki üzümlerimiz yaş olarak frigorifik kamyonlarla Avrupa’ya ihraç edilmekteydi. Ayrıca en kaliteli şaraplık üzümler de yine İlçemiz ve köylerinde yetişmekteydi. Ancak günümüzde gençlerin Karaburun’ dan göç etmeleri nedeniyle üzüm bağlarının miktarı oldukça azalmıştır.
Yörenin dağlık olması nedeniyle halkın bir kısmı hayvancılıkla uğraşmaktadır. Özellikle küçük baş hayvanlar çoğunluktadır. Süt ürünleri arasında da Karaburun’a özgü ürünler vardır. Yöreye özgü kara keçinin sütü çok değerlidir. Kopanisti peynir, kelle peyniri, deri tulum peyniri ve höşmerim (sündürme) gibi ürünleri sağlar. Sütün önemli bir bölümü Karaburun dışından gelen tüccarlar tarafından çok ucuz fiyata alınmaktadır. İlçemize kurulacak bir “Süt İşleme Tesisi” sayesinde hem halkımızın ürettiği süt değerlendirilmiş olacak, hem de yukarıda belirtilen süt ürünleri Karaburun markasıyla piyasaya sunulabilecektir.
Balıkçılık, üç tarafı denizlerle çevrili bir yarımada olması nedeniyle Karaburun halkının geçim kaynakları arasında yer almaktadır. Yörenin en tanınmış balıkları kefal ve barbundur. Ancak Karadeniz’den gelen büyük tonajlı ve avlama kapasitesi yüksek tekneler yüzünden (bu teknelerden bazıları kaçak olarak kıyıya çok yakın avlandığından), amatör olarak avlanan bölge balıkçısı mağdur durumdadır.
Karaburun’da muhtemelen 1930’lu yıllarda başladığı söylenen arıcılık da köylerimizde bazı aileler için önemli bir geçim kaynağıdır. Özel aroması nedeniyle çok sevilen ve aranan Karaburun balı, bunun değerini bilenler tarafından bizzat köylere gidilerek satın alınmaktadır.
Genç hanımlarımızın büyük çoğunluğu el sanatlarımızı bilmemekte, bilenler de unutmakta ya da yaşlanıp hayata veda etmektedir. Bu sanatları günümüzde de yaşatmak için Karaburun ve köylerinde yaşlı hanımlarımızın nezaretinde ve Halk Eğitim Merkezi’mizin önderliğinde tel kırma, kumaş ve ahşap boyama kursları açılmaktadır. Bu kurslarda üretilen el emeği-göz nuru sanat eserleri Karaburun merkezinde Yerel ürün satış yerinde satışa sunulmaktadır. Böylece hem eski el sanatlarımız yok olmaktan kurtulmakta, hem de evde oturan ve üretime katkı sağlayamayan ev hanımlarımıza da ekonomik girdi sağlamaktadır.
Peki Siz Bu Konu Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?